Sayfalar

15 Aralık 2012 Cumartesi

MİKRO İKTİSAT 4- ARZ TALEP ve PİYASA DENGESİ

TALEP:

Ekonomik birimlerin satın alma gücü ile desteklenen ve çeşitli mal ve hizmetlere veya üretim faktörlerine yönelen satın alma isteklerine talep diyoruz

TALEP KANUNU: Fiyat düştükçe talep artacak Fiyat yükseldikçe talep azalacak işte bu kanuna talep kanunu diyoruz.

Talebi gelirle aynı doğrultuda olan mallar üstün mal gelir arttıkça mala olan talep artıyor KIYAFET gibi

Talebi gelirle zıt yönde değişen mal düşük mal gelir arttıkça mala olan talep azalıyor EKMEK gibi

l. Talebi Belirleyen Faktörler

Bir malın talebini belirleyen etkenleri altı ana başlıkta toplamak olanaklıdır;
1. Malın Fiyatı,                                   2. İlgili malların fiyatı,             3. Gelir,
4. Gelecekte beklenen fiyatlar,          5. Nüfus,                                 6. Tercihlerdir.

Altı etkenden, nufus hariç diğerlerini veri kabul edersek Talep Yasasını elde edebiliriz. Talep Yasası diğer şeyler veri iken malın fiyatı yükseldiğinde talep edilen miktar azalır, şeklinde özetlenebilir.

Bir malın talebini (D), miktarını da (Q) ile simgeleştirirsek, talep edilecek miktarı QD olarak gösterebiliriz. 

Bu talep miktarı (QD) üzerinde etkili olan değişkenlerinde şunlar olduğunu kabul edelim:

 A- İlgili malın fiyatı (P)
B- Talep edilen malın tamamlayıcısı veya rakibi olan malın fiyatı (PD)
C- Talep eden bireyin gelir düzeyi (G)
D- Talep eden bireyin zevk ve tercihleri (Z)
E- Talep eden bireyin geleceğe yönelik beklentileri (B)
Bu durumda talep fonksiyonunu şu şekilde oluştururuz.                                  QD = f(P, PD, G, Z, B)

bir malın fiyatı ile talep miktarı arasındaki ilişkiyi analiz edelim.

  

P fiyat Q da miktar bunun bir et için oluşturulmuş talep eğrisi olduğunu düşünün ve fiyatın yükselirken talebin azaldığını ve negatif eğimli olduğunu unutmayın

 
  


Talepte Değişme

Talepte değişme, diğer etkenlerin veriliğinin kalkmasıdır. Kısaca özetlersek;

1. GELİR 
İnsanların geliri ve/veya serveti arttığı zaman normal olarak talebi artar. Böyle mallara "normal" mallar denilmektedir.İnsanların geliri arttığı zaman bazı malların talebi azalabilir. İnsanlar daha pahalı mallar satın almaya yönelebilirler.  Gelir arttığı zaman talebi azalan mallara "düşük mallar"
denilmektedir.
Buna en güzel örnek halk ekmeği olabilir. İnsanlar gelirleri yükseldiği zaman halk ekmeği yerine çavdar ekmeğini satın almayı tercih edebilirler.

2. DİĞER MALLARIN FİYATI
Herhangi bir malın fiyatındaki bir değişmenin diğer her malın fiyatı üzerinde belli etkisi olacaktır.

İkame Mallar
Eğer biftek fiyatları yükselirse halk onun yerine piliç  etini almayı tercih edecektir ve piliç talebi artacaktır.
Bir malın fiyatı değiştiği zaman, o malı ikame eden bütün malların talebi aynı yönde değişecektir.

Tamamlayıcı Mallar
Tamamlayıcı mallar birlikte talep edilen mallardır. Bu mallar birbirlerini
tamamlamaktadır.
Tamamlayıcı mallara örnek olarak çay ve şekeri verebiliriz.

3. ZEVK VE TERCİHLERDE DEĞİŞME
İnsanların zevk ve tercihleri zamanla, reklamlarla, yeni geliştirilen ürünlerle ya da stillerle değişebilir.
Moda olan bir ürünün talebinde artış olacaktır.
Buna karşılık modası geçen malların talebinde düşüş gözlenecektir.

4. BEKLENTİLER
İnsanların davranışları, gelecekle ilgili bekleyişlerinden büyük ölçüde etkilenmektedir.
Örneğin, eğer insanlar bir malın fiyatında bir artış bekliyorlarsa ya da malda bir azalma bekleniyorsa o ürün için talepte bir artış olacaktır.
Bireysel Talep’ten değil de Piyasa talebinden bahsederken, bireysel talebin temel belirleyicileri olarak yukarıda saydığımız etkenlere aşağıdaki belirleyiciler de eklenebilir.

5. Gelir Dağılımı
Gelir dağılımı (yüksek ya da düşük gelirli insan sayısı) değişebilir ve bunun mevcut talebi etkilemesi beklenir.

Örneğin hükümet vergi politikasıyla geliri zenginden fakire dağıtabilir.
  Bu durum, ısınma gibi bazı malların talebini arttırırken, otomobil gibi diğer bazı malların talebini düşürür.

6. Nüfus Miktarı
Toplam nüfustaki bir artış muhtemelen birçok malın talebinde bir artışa neden olacaktır.

Bu konuda daha anlamlı bir durum nüfusun kompozisyonudur.

 Nüfusun yaş dağılımındaki bir değişim, örneğin çocuk ve genç nüfusun artması çocuk mamalarının, oyuncakların, okulların, özel dershanelerin, öğretmenlerin talebini artıracaktır.
ARZ ANALİZİ

Arz: Üreticilerin belli bir piyasada belli bir dönemde mal ve hizmetleri satma istek ve arzularına verilen addır. 

Arz Fonksiyonu: Bir mal veya hizmetin arzı ile bunun miktarını etkileyen faktörler arasındaki ilişkiye arz fonksiyonu adı verilir. 

FİRMA ARZINI ETKİLEYEN NEDENLER

a. Malın fiyatı,
b. Üretim faktörleri fiyatı,
c. İlgili malların fiyatı,
d. Gelecekte beklenen fiyatlar,
e. Arz edenlerin sayısı,
f. Teknolojidir.

Buna göre Arz Yasası, diğer etkenler veri iken mal fiyatı arttığında arz edilen miktar artar biçiminde özetlenebilir. Arz Yasasını ele alırken, Talep Yasası için söylenenlerin burada da geçerli olduğu hatırlanmalıdır.

Arz Miktarı:  Qs, diyelim        ilgili malın fiyatı:P,           diğer malların fiyatı: PD         Faktör fiyatları:Pf,
Teknoloji: T,       Vergiler V,          Devletin sınırlamalarına: K,        Sübvansiyonlara S dersek

 Qs=f(P, PD, Pf, T, V, K, S) biçiminde bir arz fonksiyonu yazabiliriz. 
  











PİYASA DENGESİ

Piyasa, alıcı ve satıcıları karşı karşıya getiren, alış-verişi gerçekleştirmelerini sağlayan her türlü imkândır.

Bir malm piyasasının dengede olması hem alıcıların hem de satıcıların plânlarının aynen gerçekleşmesi demektir. Satıcılar, belli şartlarda, satmak istedikleri kadar satmakta, alıcüar aynı şekilde almak istedikleri kadar almaktadırlar. Şartlar değişmedikçe satılan miktar değişmez, malın fiyatı değişmez.

Piyasa dengede olduğu zaman gerçekleşmiş olan fiyata denge fiyatı, bu fiyattan satılan miktara da denge miktarı adı verilir. Denge fiyatı, değişme eğilimi göstermeyen fiyattır.

Fiyatı etkileyen güçler alıcıların ve satıcıların davranışları yani talep ve arzdır. Denge fiyatı, talep miktarını arz miktarına eşitleyen veya piyasayı temizleyen fiyattır. Piyasada fiyatın oluşmasını veya denge fiyatı kavramını açıklamak için kullanılan iki farklı yaklaşım vardır. Bunlardan biri Walras'm talep fazlası yaklaşımı, diğeri Marshall'm fiyat fazlası (veya talep fiyatı fazlası) yaklaşımıdır.

Talep Fazlası (Kıtlık)

Piyasa fiyatında talep edilen miktarın arz edilen miktardan fazla olduğunda meydana gelen durumdur.

o Fiyat mekanizması işlemeye ve fiyatlar yükselmeye başlar.
o Fiyatlar yükseldikçe, arz edilen miktar artmaya ve talep
edilen miktar düşmeye başlar.
o Bu süreç dengeye gelinene kadar devam eder.

Arz Fazlası (Fazla)

Piyasa fiyatında, arz edilen miktarın talep edilen miktardan fazla olduğu durumdur.

o Fiyat mekanizması işlemeye ve fiyatlar düşmeye başlar.
o Fiyatlar düştükçe, arz edilen miktar düşmeye ve talep edilen miktar artmaya başlar
 

ŞİMDİ PİYASA DENGESİNİ MATEMATİKSEL OLARAK İFADE EDELİM 


Örneğin:                             Talep fonksiyonu                  QD= 100 - 2P
                                           Arz fonksiyonu                      QS= 20 + 3P    ise;

100-2P=20+3P       

5P=80

P= 80/5 = 16

 QS= 20+3.16=68    QD=100-2.16=68

SINAVDA BU TARZ SORULARDA ÇIKABİLMEKTE MESELA 2001 KPSS SORUSUNU ÇÖZELİM 

(KMS-2001)

X malının talep denklemi P=10-0,2Q; arz denklemi P=2+0,2Q ise, X malının denge miktarı kaçtır?

A) 15            B) 20             C) 30               D) 45               E) 50

10 – 0,2 Q = 2 + 0,2 Q  buradan 8 = 0,4Q  buradan da Q = 20


KPSS 2002 de ise denge fiyatını sormaktadır

(KPSS-2002)

X malının, talep denklemi P=10-0,2Q ve arz denklemi P=2+0,2Q şeklinde ise denge fiyatı kaçtır?

A) 2                 B) 4                 C) 6                  D) 7                 E) 9

Q = miktar miktarı 20 olarak bulmuştuk getirip yerine koyduğumuzda 

10 – 0,2 . 20 =   P = 6


 ÜRETİCİ-TÜKETİCİ RANTI

Talep ve arzı oluşturan alıcı ve satıcıların içerisinde piyasa denge fiyatının üstünde mal satın almaya razı tüketiciler ve malı satmaya razı üretici ve ithalatçı firmalar her zaman olacaktır.

Yukarıda grafikte örnek aldığımız 37 Ekran TV piyasasında, Talep Doğrusu’nun ucundaki 300 TL hiçbir tüketicinin kabul etmeyeceği fiyatı, 100 TL ise hiçbir üretici ve ithalatçı firmanın kabul etmeyeceği fiyatı temsil etmektedir. Eğer, bir mal 175 TL’den satılıyor iken, piyasa denge fiyatı 175 TL iken, bir tüketici o mala 250 TL dahi vermeye razı iken, cebindeki 250 TL’yi bu malı satın almak için kullanmaya çoktan razı iken, eğer o malı 175 TL’den, yani piyasa denge fiyatından alıyor ise, bu tüketicinin malı razı olduğu fiyattan daha düşük bir fiyata alması nedeniyle, cebinde 75 TL kalması nedeniyle elde ettiği avantaj Tüketici Rantı’dır. Eğer, malın piyasa denge fiyatı 175 TL iken, 37 Ekran televizyonu 75 TL’ye üreten veya ithal eden bir firma, bu ürünü 50 TL kar ile 125 TL’den satmaya razı iken, bu malı piyasa denge fiyatı olan 175 TL’den satıyor ise, yani hedeflediğinden 50 TL daha fazla bir kar denir. Kısacası, üreticinin satmayı düşündüğü fiyat ile fiili olarak mallı sattığı piyasa denge fiyatı arasındaki bu farka Üretici Rantı denmektedir. elde ediyor ise, üretici firmanın elde ettiği bu ek avantaja da Üretici Rantı, denir.

Kısacası, üreticinin satmayı düşündüğü fiyat ile fiili olarak mallı sattığı piyasa denge fiyatı arasındaki bu farka Üretici Rantı denmektedir


PİYASA DENGESİNİN DEĞİŞMESİ

Normal olarak, piyasa dengesinin değişmesi arz ve/veya talepteki bir değişmenin sonucudur.

1 ARZ SABİTKEN TALEBİN DEĞİŞMESİ

Arz sabitken talep artarsa fiyat da miktar da artar. Talep azalırsa fiyat da miktar da azalır.

2 TALEP SABİTKEN ARZIN DEĞİMESİ

Talep sabitken arz artarsa fiyat düşer, miktar artar. Arz azalırsa fiyat yükselir, miktar azalır

3 ARZ VE TALEM AYNI ORANDA ARTARSA
ÖRÜMCEK AĞI TEOREMİ

Şimdi dinamik bir arz-talep tahliline geçeceğiz. bir dönemdeki bir değişme veya bir olayın bir sonraki dönemde nasıl bir değişmeye veya olaya sebep olacağım göstereceğiz.
 
Buraya kadar yaptığımız arz-talep çözümlemelerinde, fiyat değişmelerinin arz ve talep miktarlarında derhal bir tepki doğurduğu varsayımına dayandık. Ancak bazı mallarda, özellikle tarım ürünleri gibi, üretimleri uzunca bir zaman aralığına (hububatın bir yıl, kauçuğun beş yıl istemesi gibi...) gereksinim gösteren malların arzını, piyasadaki talebe göre oluşacak bir yüksek fiyat karşısında yıl içinde arttırmak hemen hemen olanak dışıdır. Böyle bir yüksek fiyat karşısında çiftçilerin duyarlılığı genellikle gelecek yılın ürünü üzerinde kendini gösterecek ve çiftçiler bu yüksek fiyatın çekiciliği karşısında daha bol üretimde bulunmak yoluna gidebileceklerdir. Bu durumda, gelecek yılın arzı bu yılın fiyatına, bu yılın arzı da geçen yılın fiyatına bağlı kalacaktır. Daha açık bir deyişle bu üretim dönemine ait arz, geçen dönemin fiyatlarının fonksiyonudur. Talep için ise böyle bir özellik söz konusu değildir. Eğer, bu üretim döneminin yüksek fiyatına bakarak çiftçiler daha bol üretimde bulunmak yoluna giderlerse; gelecek yıl piyasaya sürülen ürün artacak, buna karşılık talep esnekliği düşük olan tarımsal ürünlerin fiyatında büyük olasılıkla bir düşme görülecektir.

 Sözünü ettiğimiz olay, ekonomistlerin gözünden kaçmamış ve 1938 yılında EZEKİEL "Cobweb Kuramı" adıyla yayınladığı makalesinde, üretim ve fiyat kuramına büyük bir katkıda bulunmuştur.




















Şu yazıyı okumanızı tavsiye ederim 


(KİNG-KANUNU)-(BOLLUK PARADOKSU)

Tarımsal ürün arzı ile gelirler arasında varolan bu ilişkiyi ilk kez, XVII. yüzyılın sonlarına doğru bulan İngiliz düşünür Gregory King olmuştur. Bu ilişki, ekonomi yazınında "King Yasası" veya "Bolluk Paradoksu" olarak bilinir. King Yasası daha çok buğday ve buğday türü ürünlere uygulanır. Sebze ve meyveler için pek geçerli değildir. Gregory King, buğdayarzında % 10 bir azalmanın buğday fiyatını % 100 arttırdığını saptamıştır.

King Yasası daha sonraları Malthus 'cu bir görüşle belirtilmiştir. Şöyle ki; buğday miktarı aritmetik bir dizi izleyerek azalırsa, fiyatları ters yönde ve geometrik bir dizi izleyerek yükselir. Bu durum çiftçinin bol ürün yıllarında zarar gördüğünü ve ürünün kıt olduğu yıllarda ise gelirinin arttığını gösterir. Ürün bolluğu nedeniyle ürün fiyatlarının düşmesi durumunda, çiftçilerin gelirlerini aynı düzeyde tutabilmek için ekim ve dikim alanlarını genişlettikleri ve bu şekilde fiyatların daha da düşmesine yol açtıkları görülür.











DEVLETİN PİYASA DENGESİNE MÜDAHALLERİ

1 TAVAN FİYATLAR 

Devlet bazen tüketiciyi korumak için tavan (azami) fiyat belirler. Bu fiyat denge fiyatının altında bir fiyattır. Bu fiyatlar, özellikle savaş ve kıtlık zamanlarında tüketiciyi korumak amacıyla çok görülür. Burada devlet, belli mal ve hizmetlerin satılabileceği maksimum fiyatları saptar. Savaş ve kıtlık dönemlerinde bir yandan ürünlerin azalması, öte yandan tüketicilerin psikolojik nedenlerle (ileride bu malı bulamayacağı veya fiyatın çok yükseleceği gibi) mala hücum etmeleri ve aşırı stoklama eğilimleri özellikle temel gıda maddeleri ve petrol gibi malların fiyatlarını yükseltir. Bu durum düşük gelirli gruplarını büyük bir sıkıntıya sokar. İşte devlet, bu sosyal grupların da zorunlu gereksinmelerini karşılayan mal ve hizmetleri satın alabilmelerini sağlamak amacıyla piyasa fiyatının altında bir resmi fiyat saptayabilir. Bu zorunlu fiyat indirimi arz edilen miktarda düşüş, talep edilen miktarda artış ve bir mal eksikliği meydana getirecektir. 

işte burda 1970 lerdeki KARABORSA akla gelir filmlerden izlediğimiz kuyruklar îş yeri sahipleri, bireysel olarak, kıt mallardan kimin alacağına karar verince, farklı bir sistem gelişecektir. Mallar "tezgah altında" saklanabilecek ve yalnızca sürekli müşterilere satılacaktır. Bu, Türkiye'de, benzin, tüpgaz ve bitkisel yağlar kıtlığının olduğu 1974-1978 yılları arasında görülmüştür
Şekilde de görüldüğü gibi Devlet bazen tüketiciyi korumak için tavan (azami) fiyat belirler. Bu fiyat denge fiyatının altında bir fiyattır. Bu durum talep fazlası yaratır. Eğer devlet bu durumda üreticileri sübvanse ederek arzın talebi karşılayacak bir düzeyde artırılmasını sağlamaz ise muhtemelen karaborsa oluşacaktır. 

Devlet üreticileri sübvanse ederek arzı S1 haline getirirse talep edilip de bulunamayan mal olmayacaktır. 

2 TABAN FİYATLAR

Devlet, bazen bir mal ve hizmet için asgari ya da taban fiyat saptar. Emekçiler için asgari ücret, belli tarım ürünleri için destekleme fiyatları bu konuda iyi bilinen örneklerdir. Taban fiyat denge fiyatında ya da onun altında saptanırsa, hiç bir etkisi olmayacaktır. Çünkü denge hala ulaşılabilir durumdadır ve devletçe konulan taban fiyatla da tutarsız değildir. Ne var ki, taban fiyatın denge fiyatının üstünde olması halinde, bu fiyat bağlayıcı veya etkili bir fiyat olacaktır. Şimdi, bu bağlayıcı durumlarla ilgileneceğiz. 

Devletin özellikle tarım ürünleri piyasalarına müdahalede başvurduğu etkin bir yöntem; piyasa için bir destekleme fiyatı saptayarak, bu fiyattan ürün satın almaktır. Bu uygulamada devlet, piyasa denge fiyatının üzerinde bir taban fiyat belirler ve bu fiyattan kendisine getirilen ürünü satın alır. 
Ülkemizde Toprak Mahsulleri Ofisi, Fiskobirlik, Çaykur, Marmara Birlik, Tekel gibi kuruluşların yaptığı gibi, bu kuruluşlar ilgili malların piyasasına girerek belli bir fiyattan malı satın alırlar. Böylece bu malların fiyatının bu taban fiyatın altına düşmesine izin verilmez.


















Taban fiyatının piyasa denge fiyatının altında belirlenmesi durumunda piyasada kendiliğinden oluşacak denge fiyatına çıkılması için bir engel olmadığından hiçbir etki görülmeyecektir. Ancak taban fiyatlarının denge fiyatının üstünde belirlenmesi önemli ve bağlayıcı bir etki yaratacaktır. 

Dengenin üstünde belirlenen taban fiyat arz fazlası yaratır. Bu fazlalık “destekleme alımları politikası” ile devlet tarafından alınmaz ise üretici zarar görür. Devletin alım yapmadığı bir durumda üreticilerin bazıları mallarını satabilirler. 

3 DEVLETİN VERGİ UYGULAMASI

Devletin bir mal, hizmet ya da faktör üzerinde vergi uygulamasıda piyasada oluşacak denge fiyatını etkileyecektir. Vergilemenin piyasa üzerindeki etkisini, üreticiler tarafından ödenmek zorunda olan birim satış vergisi uygulamasından hareketle açıklayabiliriz. Bu durumda üretici vergiyi bir maliyet artışı şeklinde algılayacak ve Arz eğrisi sola doğru “S1”e kayacak ve vergi sonrası denge d1 noktasında sağlanacaktır.

Örneğimizde, 20 TL’ye satılan bir mala birim başına 10 TL satış vergisi uygulanıyor. Tüketici başta 20 TL öderken vergi sonrasında 25 TL ödüyor. O halde üretici üzerine konan 10 TL’lik satış vergisinin 5 TL’sini tüketici öder. Geri kalan 5 TL’yi de üretici öder. Sonuçta vergi sonrası denge miktarı düşer, denge fiyatı artar.


4 ÜRETİM KOTASI

Devletin arz edilen mal ve hizmet miktarını sınırlayarak, tam rekabet şartlarında oluşan piyasa fiyatını üreticilerin lehine artırmasına yönelik politikalardır. Kota uygulamasının sonucunda piyasada, denge miktarının azalması, denge fiyatının artması, üretim yapan firmaların kazançlarının artması ve piyasaya başka üreticilerin girmesinin engellenmesi gibi etkiler oluşur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder