MİKRO
İKTİSAT
İKTİSAT:
Toplumların sınırlı kaynakları sınırsız isteklerin karşılanmasında nasıl
kullandıklarını inceleyen sosyal bir bilim dalıdır
İKTİSADİ
DÜŞÜNCE TARZLARI:
1)
RASYONEL
DAVRANIŞ : Kişinin ihtiyacının ne olduğunu bilmesi farkında olması olarak
ta tabir edilebilir mesela ulaşım
sorunu yaşayan birinin otomobil almayı düşünmesi
bir örnektir
2)
KARAR
ALMA: Kişinin düşüncesinin eyleme dönüşmesi mesela araba almayı düşünen
kişinin harekete geçip eylemi yerine getirerek arabayı satın alması
3)
MARJİNAL
ANALİZ: Kişinin önceki durumuyla sonraki durumu karşılaştırılınca değişen
durumdur mesela arabayı alan kişi daha önceki durumuyla şimdiki durumunu
karşılaştırdığında marjinal analiz yapmış olur
İKTİSATIN
BÖLÜMLERİ
1)
MİKRO
İKTİSAT: Tüketicilerin ve firmaların ekonomik davranışlarını; ihtiyaç,
fayda, değer, fiyat kavramları ile araştıran iktisat dalıdır. Piyasa türlerini,
piyasaların işleyiş mekanizmasını ve farklı piyasa koşullarında firma
dengesinin nasıl oluştuğunu da araştırır. Daha basit bir ifadeyle bir şirketin
veya tüketicinin kendi iş işleyişi ve dış ekonomik ilişkilerini bireysel olarak
inceleyen iktisat dalıdır.
2)
MAKRO
İKTİSAT: Ekonominin bütünüyle ilgili incelemeleri kapsamaktadır. “Makro”
kelimesi “büyük” anlamına gelmektedir. Makro büyüklükler toplam üretim, toplam
istihdam, toplam işsizlik, genel fiyat düzeyi, genel fiyat düzeyinin değişme
oranı, ekonominin kalkınma hızı gibi büyüklüklerdir.
3)
POZİTİF
İKTİSAT: Pozitif iktisatta iktisadi olaylar ve davranışlar nedir nasıl olmaktadır incelenir yani para arzı
artınca fiyatlar artar kamu harcamaları artınca işsizlik azalır gibi sonuç
hükümler
4)
NORMATİF
İKTİSAT: Normatif iktisatta ise iktisadi olaylar ve davranışlar ne
olmalıdır nasıl olmaktadır bakış açısında incelenir mesala enflasyon kontrol
edilmelidir işsizlik azaltılmalıdır
CETERİS PARİBUS: Bir bağımlı değişken
birden çok bağımsız değişkene bağlı olduğunda bağımsız bir değişkende nasıl bir
değişim meydana geldiğini bilmemiz mümkün olmaz işte sadece bir değişkenin
değiştiği ve diğerlerinin sabit kaldığı iktisadın ana teoremine ceteris paribus
diyoruz
İHTİYAÇ:
Karşılandığında haz ve mutluluk veren karşılanmadığı zaman üzüntü ve acı veren
duygudur ihtiyaç 2 gruba ayrılır beslenmek barınmak giyinmek gibi fizyolojik
ihtiyaçlar zorunlu ihtiyaçlardır. Maça gitmek sinemaya gitmek balığa
gitmek gibi davranışlar ise zorunlu olmayan ihtiyaçlardır
İHTİYAÇLARIN
ÖZELLİKLERİ
1. İhtiyaçlar Şiddet bakımından
farklılık
gösterir. Bazı ihtiyaçların şiddeti diğer ihtiyaçlara göre daha
fazla olabilir. Örneğin; zorunlu ihtiyaçların şiddeti, zorunlu olmayan
ihtiyaçlara göre daha fazladır. Su ihtiyacı, tatil ihtiyacına göre şiddet
bakımından daha yüksektir.
2. Tatmin edildikçe ihtiyacın
şiddeti azalır.
İhtiyaçlar giderildikçe ihtiyacın şiddeti azalır. Örneğin, yemek yedikçe
yenilen yemeğin sağladığı doyum azalır.
3. Bazı
ihtiyaçlar karşılansa
bile giderek şiddeti
artar. Bu ihtiyaçlar, alışkanlık yapan varlıklar için geçerlidir.
(sigara, alkol, uyuşturucu).
4. İhtiyaçlar veya ihtiyaçları
tatmine yarayan araçlar ikame edilebilir.İnsan aynı ihtiyacı birkaç
farklı malla karşılayabilir. Örneğin; su ihtiyacı, su yerine kola
içilerek de giderilebilir buna İKAME MAL
denir
MAL
İnsan gereksinim ve ihtiyaçlarını karşılayan somut
varlıklara mal diyoruz.
1) KULLANIM
AMAÇLARINA GÖRE MALLAR
*ÜRETİM
MALLARI: Dokuma tezgahı, kömür, elektrik gibi mallara üretim malları denir
*TÜKETİM
MALLARI Ekmek çay televizyon buzdolabı gibi mallara tüketim malları denir
2) ÇABA
HARCANIP HARCANMAMASINA GÖRE MALLAR:
*EKONOMİK MAL: iktisadi malları elde
etmek için bir bedel ödemek gerekir: Serbest malların tersine iktisadi malların
bir fiyatı vardır.
*SERBEST MAL: Serbest mallar, hava gibi
insan isteklerine kıyasla fazla olan mallardır
3)
KULLANIM SÜRELERİNE
GÖRE
MALLAR:
*DAYANIKLI TÜKETİM
MALLARI: Bazı mallar ise istekleri karşılarken yok olmazlar ve
dolayısıyla da isteklerin karşılanmasında bir kereden fazla kullanılırlar. Bu
tip tüketim mallarına da dayanıklı tüketim malları denir. Örneğin;
buzdolabı,televizyon,çamaşır makinesi.
*DAYANIKSIZ TÜKETİM
MALLARI: İsteklerin
karşılanmasında sadece bir kere kullanılır. Bu tip tüketim mallarına dayanıksız
tüketim malları denir. Örneğin; çilek,muz
TAMAMLAYICI
MAL : Bazı mallar bir isteğin karşılanmasında çay-şeker, otomobil-benzin
örneklerinde olduğu gibi bir arada kullanılırlar. Bu tür mallara tamamlayıcı
mallar denir
İKAME MAL: Bazı mallar ise bir isteğin karşılanmasında
çay-kahve, tavuk-hindi örneklerinde olduğu gibi birbiri yerine geçebilirler
veya kısaca ikame edebilirler. Bu tür mallara ikame mallar denir. Bu tür mal
alımınında para ve kişisel tercihte önemlidir. Kimisi hindi sevmez tavuk alır
kimisine göre ise kahve pahalı geldiğinden dolayı çay alır
FAYDA
Tüketim sonucu elde edilen doyuma fayda
diyoruz faydaya ilişkin 2 önemli teori vardır
faydanın ölçülebilirliğini savunan kardinalistler ve faydanın ölçülemeyeceğini fakat
sıralanabileceğini varsayan ordinalistler
KARDİNALİSTLERE
GÖRE
FAYDA ( GASSON-JEWANS-WALRAS)
*Fayda teorik bir ölçü birimiyle ölçülebilir
*Fayda objektif bir kavramdır bireyden bireye değişmez
*Bireylerin tek tek faydası toplam faydaya eşittir
*Birey bir malın tüketimini artırırken tüketeceği her ek
birimin kendisine sağlayacağı faydayı esayısal olarak bilir
*Malların tek başına tükettikleri ile birlikte
tüketilmeleri durum. Sağlayacağı fayada
aynıdır
TOPLAM
FAYDA: Bir malın tüketilmesi sonucu elde edilen tatmindir.
MARJİNAL
FAYDA: Tüketilen mal miktarının bir birim değiştirilmesiyle
toplam faydada meydana gelen değişmedir.
AZALAN
MARJİNAL FAYDA: mikro iktisatın ilk
ders konularındandır. ve hatta dersi alan öğrencileri korkutmamak için,
''diyelim karnımız çok acıktı. önce bir dilim ekmek yeriz. fayda maksimumdur.
sonra bir dilim daha derken artık doyduğumuz için bundan sonra yediğimiz her
dilimin faydası azalır'' gibi ilkokul formatında örneklerle anlatılır. Kısaca Tüketicinin
belirli bir maldan belirli bir dönemde kullandığı mal miktarı arttıkça marjinal
faydanın giderek azalmasına diyoruz
Kardinal faydacıların ikinci yaklaşımı; ikinci
yaklaşım; “Es Marjinal Fayda” ilkesidir. Tüketici
dengesinin sağlanması için, ona maksimum faydayı sağlayacak bileşimleri
nasıl belirleyecektir?
Bu sorunun cevabı için varsayımlar:
1. Söz konusu dönem için tüketici geliri sabittir.
2. Mal ve hizmet fiyatları sabittir.
3. Tüketici, her mal ve hizmetin faydasını
bilmektedir.
4. Tüm mal ve hizmetler için, azalan marjinal fayda ilkesi
geçerlidir
Bu varsayımlar altında, tüketici dengesinin saglanması için;
tüketicinin elindeki parayı, çesitli mal
ve hizmetler arasında, bunların marjinal faydalarının esitlenecegi biçimde dagıtması
gerekmektedir. Böylece, tüketicinin çesitli mallar için harcadıgı son para
miktarının sagladıgı faydalar birbirine esti olur. Bu davranıs biçimine, Es
Marjinal Fayda Ilkesi denir.
Peki Tüketicimizin sabit bütçesinin 400 birim TL olduğunu
varsayalım. Tüketicimizin tükettiği X ve Y gibi her iki malın fiyatı da 50 TL
olsun. Her malın tüketiminin artırılması sonucunda her ek birimin vereceği
faydanın azalma derecesi aynı olmayacaktır. Tüketimi artırılacak olan bu iki
malın marjinal faydalarının azalan değerleri aşağıdaki gibi olsun.
Tüketicimiz “Homo Economicus”luk varsayımı gereği tüm
parasını harcayarak kendisine en yüksek fayda sağlayan mal bileşimini seçmek
isteyecektir. Dilerse tüketicimiz sadece tüm parasını bir mala da harcayabilir.
Burada birkaç farklı tüketim seçeneğinin vereceği toplam fayda değerlerini
araştıralım.
1- Tüm parasıyla
sadece X malı alırsa 8 birim X alabilir. Bu durumda toplam faydası;
110+70+50+40+30+20+9+4=333 birim olur
2- Bu kez tüm
parasıyla Y malı aldığını varsayalım. Yine 8 birim Y alabilecektir. Bu durumda
toplam faydası;
110+100+80+70+50+40+20+9=479 birim olur.
3- Bu kez her iki
maldan da 4’er birim aldığını varsayalım. Bu durumda toplam faydası;
X için: 110+70+50+40=270
Y için: 110+100+80+70=360
Toplam= 630 olur. Peki tüketicimizin bu bütçesi ile
alabileceği en yüksek fayda bu mudur? Tüketicimiz kendisine en yüksek
faydayı sağlayan mal bileşiminin hangisi olduğunu nasıl bilebilir? İşte burada
Kardinalistler bu durumun “eş marjinal fayda” ile bulunacağını ileri sürerler.
Yani tüketici mallara harcadığı son lira ile mallardan sağladığı marjinal
faydaları eşitlemişse dengededir ve fayda maksimizasyonunu sağlamıştır (II. Gossen Yasası).
Bir örnek verelim
CEVAP: 2 DONDURMA 4
PASTA
TÜKETİCİ
FAZLASI
: Tüketcinin belirli miktarda x malı satın almak için ödemeye razı
olduğu para miktarı ile fiilen ödediği para miktarı arasındaki farka tüketici
fazlası diyoruz mesela ben 1 kilo hamsi almak için ödemeyi planladığım miktar 3
tl ama pazara çıktığımda bakıyorum hamsi 1tl 2tl tüketici fazlası olmakta.
ALFREED MARSHAL tarafından bulunmuştur
DEĞER
PARADOKSU:
İktisadın kurucusu babası olan ADAM
SMİTH 1776 yılında yayımlanan MİLLETLERİN ZENGİNLİĞİ adlı kitabında bir
maldan elde edilen toplam faydayı kullanım değeri bir malın diğer malları satın
alma gücündeki değişim denmektedir ADAM SMİTHE göre gerçek hayatta kullanım
değeri olan malların değişim değeri yok veya çok azdır mesela su çok yararlı
bir şey olduğu halde hiçbirşey satın alamaz ama kullanım değeri hemen hemen hiç
olmayan elmasla diğer mallardan fazla miktarda alınabilir
ORDİNALİST
YAKLAŞIMA GÖRE
FAYDA
a- Fayda ölçülemez, sıralanabilir.
b- Mallar sağlayacakları faydalar açısından büyüklük - küçüklük
sıralamasına sokulabilir. Ancak aralarındaki fark sayısal olarak bilinemez.
c- Fayda objektif değil, subjektif bir kavramdır. Bir malın
faydası bireyden bireye farklılık gösterir.
Ordinalist yaklaşım tüketici dengesinin oluşumunu “sıralama
mantığına” dayanan “farksızlık eğrileri” ile açıklamaya çalışır.
Ordinalist görüşün önde gelen isimleri; Edgeworth, Antonelli ve Fisher’dir. .
Ordinalistler tüketici dengesinin oluşumunu farksızlık
eğrileri ile incelerler.
FARKSIZLIK EĞRİSİ:
Tüketiciye aynı tatmin düzeyini sağlayan, iki malın değişik
tüketim bileşimlerinin geometrik yeridir.
Farksızlık eğrileri ölçülebilir bir tatmin miktarını değil,
sadece karşılaştırılabilir bir tatmin düzeyini ifade ederler.
3- Mal düzleminde her tüketicinin kendi tercih sıralamasını
yansıtan sonsuz sayıda farksızlık eğrisi vardır.
4- Farksızlık eğrileri birbirini kesmezler. Ancak iki malın
birlikte kullanılma zorunluluğu yoksa eksenleri
kesebilirler.
5- Farksızlık eğrileri negatif eğimlidirler. Çünkü aynı tatmin düzeyinde kalabilmek için
bir maldan tüketilen miktar azaltıldığında, diğer malın tüketim miktarı
artırılmalıdır. Yani negatif eğimli olmasının nedeni malların birbiri yerine
ikame edilmesidir.
6- Farksızlık eğrileri orijine göre dışbükeydirler. Bu durum
“Azalan marjinal ikame oranı kavramı”
ile açıklanabilir. Dışbükeyliğin nedeni; aynı eğri üzerinde kalındıkça
tüketilen mallardan birinin miktarı azaltıldığı zaman toplam faydanın
azalmaması için diğer mal miktarının artırılması gerekecektir.
MARJİNAL İKAME ORANI:
Tüketicinin farksızlık eğrisi
üzerindeki bir noktadan bir başka noktaya geçmesi, elde edilen tatmin aynı kalırken,
mallardan birinin miktarının artması birinin miktarının azalması demekti.
Bir
malm miktarında meydana gelen azalma tüketicinin tatmininde bir azalma
demektir. Eski tatmin seviyesinin korunabilmesi için öteki malm miktarının
artması gerekir. İşte bu artan ve azalan miktarlar arasındaki ilişki bizi
marjinal ikame haddi kavramına götürmektedir. Aynı fayda düzeyini
koruyabilmek için, bir malın bir biriminden vazgeçildiği zaman öteki maldan
ikame edilmesi gereken miktarı ifade eden bir kavramdır
Teşekkür ederim
YanıtlaSilTeşekkür ederim
YanıtlaSil